29 Ocak 2012 Pazar

YİNE BEN ...

Geriye dönüşler bazen iyidir; hayat birden eline bir silgi verir, “düzelt” der her şeyi, “şans senin, bakalım aynı hataya düşmeden yeniden kurabilecek misin geleceğini” ve çekilir aradan. “Aynı hataya düşmeden ben olabilir miyim” diye düşünürsün o vakit.

 Hafıza denen lanet bilgi deposundan nefret edersin, keşke onun için de bir silgim olsa diye geçirirsin aklından ama hayatın oyunu zaten orada başlamıştır. Hafıza sabit kalırken; yani yaşananları unutamadan tekrar denemektir güç olan aslında. Mantığın “hayır” dese de, aynı hatayı yapmak için kalbin çırpınır, kafese kendini vuran bir kuş gibi çarpar kendini yerden yere. Karşı koyar mantığa kalp ve savaş başlar içinde ama önce damarlarındaki alyuvarlarda.

Hızlanmasından anlarsın nefesinin, ardından mantığın yavaşlatır nefesi; bu kez gözlerin oyun oynar sana ama mantığın gözlerine de söz geçirir. Acıyla yoğrulur hayat yine ama bu kez gerçekleri görerek ve o zaman yalvarırsın hayata geri al silgini diye…

Silgi yaşananları silmez gerçekte, görürsün ve yaşarsın bu gerçeği… Hayat silgi kullanmadan yaşamaktır; silgin olsa da işe yaramaz bu dünyada…


Gerçekleri görmekten kaçsan da gerçek, bütün ihtişamıyla karşına dikilir her kurduğun hayalin orta yerinde bir zafer kazanmış gibi. Hayatın zaferleridir bunlar; seni çaresiz, umarsız bırakmak… Acı çektiğini görmek Tanrı’yı neşelendirir ve tabii hayatı. Komiktir senin ağlayışın, “İleride güleceksin bunlara” der herkes kulağına bazen bir fısıltıyla bazense haykırarak. Duymak istemezsin; çünkü “o an”da yaşıyorsundur acıyı ve acı güçlüdür, zaman geçtiğinde acının biteceğini bilmen “o an”ı ve acının damarlarında yaşattığı acıyı yok etmez, edemez…

                              
İçimi deşen bir şey var, kanımdaki bir virüs mü yoksa dokularıma işlemiş bir lanet mi bilinmez. Kemiriyor bedenimi gitgide, önce düşüncelerimden; beynimden başlıyor, ardından tüm vücuduma yayılıyor damar damar, hücre hücre… Acı…


Yatağımı ıslatan gözümden düşmüş her damla senin benden aldığın bir umudum. Yastığımda birikiyorlar geceleri kabusum olmak için. Gecelerimin yansıması mor gözaltlarım. Gözaltlarım biraz sen, biraz biz, biraz yitirdiklerimiz.

Yitip giden zaman yastığımı ıslatan damlalar; her gecemi karanlığa boğan. Bazen bir karabasanmışçasına üzerime çöreklenip beni nefessiz bırakan. Gecelerimin yansıması makyaj yapsam bile meymenetsiz görünen suratım. Meymenetsiz suratım biraz sen, biraz umutlarım, biraz umutlarımız.
Zaman, sen, acı, ben, umutlarımız, yine zaman, yine sen, yine acı, yine ben, gözyaşlarım…                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder