Ve artık bir bitişin yeni
bir başlangıcındayım…
Dilek tutmadan, hayal kurmadan, yıldızlara bakmadan, doğan güneşe
bakmadan, temiz havayı solumadan başlayan
günlere hadi bir merhaba diyelim…
Bir varmış bir yokmuş…
Solumda dermanım kalmasa da, durdum düşündüm. Yaşanmışlıkların
acısı daha bir koyarmış insana. Şimdi ne
bir dileğimdesin,
ne bir huzurum da, nede hayalimde. İnsanın Kendisini
avutması herhalde böyle bir şeymiş.
Evvel zaman içinde, gelmiş ve
durmuş zaman
içinde…
Bir de bakmışsın ki zaman durmamış ve
duran senmişsin. İşte bu
karmaşıklığı
anlamak kadar zor muş sevmek, İnanmak,
beklemek, sabretmek. Zamanın akmasını bir ağaç gibi
beklemek. Üşenmeden yılmadan.
Sonra bir bakmışsın ki,
ağacın
dalı gibi senin boynunda bir yerden bükülmüş. Kırılmış.
Ne büyük salaklık değil mi? Sonunu
bile bile Aptalı oynamak. Ne büyük hacet Allahım !
Hayatını bir düzene bırakıyorsun ve o düzenin akışına
kapılıyorsun ardından kör oluyorsun. Sonra dünyan başına
yıkılıyor bir anda ve bir bakıyorsun ki kaybettiğin
sadece senin ömründen giden bir zaman…
Geriye bir daha getiremeyeceğin
zaman ve bunun yanında arkadaşlıkların, dostların,
gitmediğin
yerler, kendini kısıtladığın her şey.
Dünya yansın koyuveriyorsun bir tarafa.
En kötü kararlardan beterdir kararsızlık. Kafandaki o soru işaretleri
seni her gece kemiriyor, düşüncelerin birbirine karışıyor ve
bir bakıyorsun ki güneş doğmuş. Dedim
ya doğan güneşi bile
gözün görmüyor ve işte insan böyle Aptalı oynuyor !
Hee tabi birde elinde kalan birkaç fotoğraf
karesi. Günler geçmek bilmez. Tek tek sayarsın günleri, saatleri, dakikaları ve
bir zaman sonra aylar ve yıllar gelir. Dersinki vay bee, geçen yıl şöyle şöyle
olmuştu
diye. O zaman kaybının ne büyük olduğunu
anlarsın. Yaşının verdiği tüm
güzellikleri insan karşısındakine verir ve yine Aptalı
oynar.
Bir mekanizma işte
insan bedeni ve beyni. Kullanmayı bilene ne güzel oysa değil mi?
Ardından başlar eş dost
iyi misin? demeye, senin kafanı sallayıp
32 dişini
birden göstermeden gülümsemeye çalıştığın bir
dudak genişliği
insanları hemencecik tatmin eder.
Vee Pinokyo olursun bir anda. Herkese boş boş
gülersin, aklın arkadaşlarının sohbetinde değil
havalardadır. Soru işaretleri devam eder. Bunalım takılırsın,
saçma sapan müzikler dinlersin. Hayatında hiç duymadığın bir
ses bir sanatçı seni alır götürür en derinlere.
Haydaa dersin yinemi başa
döndük ! başa dönmezsin işte
bittiğin
yerin başlangıcındasındır.
Kendi kendine ne oluyor bana dersin, dinlediğin
müzikten anında sıyrılıp eski haline dönmeye çalışırsın. Ama
işte
bilmezsin ki eski halini çoktan kaybettiğini.
Bilinmezlikler içinde yuvarlanıp gidersin.
Şarkılar seni mest eder, beddualar edersin,
sonra aynaya bakıp bu sana yakışmıyor diyip dik durmaya
çalışırsın.
Yapabilir misin gerçekten de söylesene bittiğin
yerden yeni bir başlangıca alışabilir misin?
Aynadaki yüzünü değiştirebilir
misin?
Peki ya sağ elini sol elinle
avutabilir misin?
Yaparsın çünkü artık bitişin yeni
bir başlangıcındasındır…
Ve bitmiştir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder