28 Eylül 2011 Çarşamba

ANNE 50 DAKİKA DAHA KAL

Okulların açılmasıyla birlikte Anaokulu koridorları ağlayan çocuklar, mutlu olan çocuklar, annesinin bacağına yapışıp ağlama krizine giren çocuklar, beni bırakma diyip bir yandan da ağlarken kusan çocuklarla dolup taştı.
Anneden ayrılmak, hiç bilmediği bir ortama girip, hayatında hiç görmediği kişilerle kalması o çocuk için oldukça zordur.
Fakat bazı ebeveynlerin çocuklarıyla evde kalma seçenekleri yoktur ve bütün bir gün için çocuk bakıcı bulmak zorunda kalırlar. Evde kalıyor olsanız bile, çocuğun yaşına ve anaokulunun niteliğine bağlı olarak anaokulları hem çocuklar hem de ebeveynler için faydalıdır.
Çocuk, bu süreçte kendisini tanır, çevresindeki her şeye açık bir kutu haline gelir.
İşte tam da bu durumda özgüven dediğimiz o muhteşem etkiyi kendilerine aşılamış olurlar.
Tabi bu ayrılık senfonisini uzatıp…
Ay ağlıyor ben bunu nasıl bırakacağım…
Bensiz yapamaz ki…
Sensiz yapamıyorsa o zaman onun o okula gitmesi konusunda ki kararı tekrar gözden geçirmesi gerekir.
Bu yıl okula ilk defa başlayan bir öğrencim annesiyle her defasında pazarlık yapıyordu. Anne tam kalkıp gidecek ağlama nöbeti, çığlıklar, bağırmalar, kusmalar başlıyordu. Annesi tamam bak son 2 dakika daha dediğinde hayır 2 dakika az anne 50 dakika kal diye anneye baskı yapıyordu.
Çocuktan önce, velinin çocuğu o ortamda bırakması gerekir.


Kararınıza güveniniz olsun. Çünkü çocuklar tavırlarınızdaki enerjiyi emer ve ona göre tepki verirler. Eğer korkuyorsanız, çocukta korkacaktır.
Sevgi adına birçok ebeveyn çocuklarını cesaret ve öz güven geliştirmekten mahrum eder. Çocuklarının bir parça rahatsızlık yaşayıp bununla başa çıkabilmeyi öğrenmelerine izin vermek yerine, üzerlerinde aşırı koruyucu olurlar.
Çocuklar kendinize ve onlara olan güven veya güven eksikliği titreşimlerini anlarlar. Eğer onlara acizleşmiş gibi davranıyorsanız ve ağlamalarına ya da diğer isteklerini yaptırma yöntemlerine kolay kanıyorsanız, aciz ve hilekâr davranacaklardır. Bu, sakin zamanlarda onların üzüntülerini dinlememeniz anlamına gelmez. Tam ayrılacağınız zaman ağlamaya başlarsa, ona sıkıca sarılın ve ‘’ Üç saat içinde veya ne kadarsa ‘’ geri döneceğim, dedikten sonra gidin.
Bir kere okula başladılar mı, ev çocukların temel ilgi odağı olmaktan çıkar. Çocuk bir anlamda kendi hayatını yaşamaya başlar. ‘’Okulu’’ olan küçük bir çocuk için artık evde ters giden şeyler daha az önem taşır.
Böylelikle, eğer anaokulu iyi işletiliyorsa ve çocuk oraya iyi uyum sağlıyorsa, çocuk okulda sadece hoş vakit geçirmekle kalmaz, aynı zamanda okul onun için kesinlikle bir olgunlaşma tecrübesi olur. Okul daha gelişmiş bir etkinlikle ev hayatına uyum sağlamasına yardımcı olur.
Unutmayınız ki, çocuk evi ve sizleri biraz da olsa özlemeli…

SEVGİLER
MUTLU ÇOCUK ÖĞRENİR

1 yorum:

  1. .."Bir kere okula başladılar mı, ev çocukların temel ilgi odağı olmaktan çıkar. Çocuk bir anlamda kendi hayatını yaşamaya başlar. ‘’Okulu’’ olan küçük bir çocuk için artık evde ters giden şeyler daha az önem taşır." paragrafını aynen almak istiyorum.kızım 4+ yaş döneminde ve üçüncü haftamızın içindeyiz ve okulunun daha ikinci gününde kendini var etmenin rahatlığı ve gücüyle, evimize, daha yapıcı, sevecen, heyecanlı ve istekli döner oldu ve günden güne bu durum perçinleniyor,üstelik 1,5 yaşındayken gelen kardeşi gibi halasında kalabilmeyi çok isterken..Sevdiği okuluna gidiyor olmanın ayrıcalığını yaşıyor ve bunu kardeşine dahi hissettiriyor.Şimdi küçüğümüz de okullu olmak istiyor.Ve evet "eğer anaokulu iyi işletiliyorsa ve çocuk oraya iyi uyum sağlıyorsa".. sonsuz ve tekrar teşekkürler öğretmenim..

    YanıtlaSil