8 Ekim 2011 Cumartesi

BENİ ANLAMAYAN BİR ŞEHİR

Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen…
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bir bilsen…
Demiş Ahmet Kaya…
Bir insan severken onun uğruna ölmeyi tercih eder mi? Edermiş…
Eğer ölümü düşünmek canını acıtmıyorsa, sevdiği sevgi içini, benliğini aşıyorsa tercih eder…
Bir şeyler sevmek için sebebimiz vardır. Mesela bir yemeği severiz çünkü tadı hoşumuza gider. Bir şarkıyı severiz, söyleyen ve müzik güzeldir…
Bir şehri severiz çünkü içinde sevdiğimiz biri vardır…
Eğer o şehri onun için seviyorsanız ve içinde o yoksa, keder her tarafınızı sarar, kanınıza girer ve dayanılmayacak duruma gelirsiniz… Sonrası ise benliğinizi kendinizi, kişiliğinizi kaybedersiniz.
Acı çekersin…
Ağladığın zaman boğazına bir şey takılır ve canını acıtır…
Gözlerin yanar ağlamaktan.
Aydınlığı sevmesin, şehrin güneşini sevmezsin, dışarıyı sevmesin, insanları sevmesin, huzuru sevmezsin, konuşmayı sevmezsin…
Tahammülün kalmaz hiçbir şeye…
Eğlenemezsin…
Gerginlik sınırını aşar ve kırarsın, üzersin…
Anlamsızlıklar dolar içine…



İşte böyle bir şey yaşadığın şehrin ve karşındakinin seni anlamaması…
Her şey gözüne batar, saçma sapan şeylere üzülürsün.
Tartışırsın…
Çok zalimce olabilir ama başkasının canını acıtmak hoşuna gider.
Aslında bu ne biliyor musunuz, birini uçuruma sürüklersin ya hani sonra ucuna gelirsin kayalıkların ve dokunursun ona, düşmesine ramak kala tekrar tutarsın, bu da böyle bir şey. Sevdiğini üzersin, kırarsın, hırpalarsın sonra dalgalar gider yerini sadece dalgaların şekillendirip bıraktığı ıslak kum taneleri kalır…
İşte bu da böyle bir şey…
Çekilmez oluyor işte…
Bu şehir yalnız, ben yalnızım…
Sokaklar yalnız, caddeler yalnız…
Sahildeki banklar yalnız…
İçim,
Beynim,
Ruhum,
Ellerim,
Nefesim,
Beni uyandıran günler,
İçimi ısıtan güneş,
Yaşadığım her ay, gün, saat, dakika, saniye,
Gözlerim…
Hepsi sensiz, bu şehir sensiz, ben sensizim…
İşte bu yüzden bende diyorum ki, beni bu şehir anlamıyor…

SEVGİLER…
N...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder