8 Mayıs 2011 Pazar

SEVGİSİZ BAŞLAMA, BAŞARAMAZSIN !!!

Gerek çocuk eğitiminde, gerekse anne-baba-çocuk üçgeninde, sevginin özel bir yeri, anlamı ve etkisi vardır. Sevgi, anne ve baba tarafından farklı yorumlanır. Kimine göre çocuğu sevmek, öpmek, kimine göre de kucaklama demektir. Oysa sevmek, çocukla bütünleşmek, onunla bazı etkinliklerinde beraber olmak ve bir birey olarak onun gerçeklerini anlamaya çalışmaktır.
Çocuk, sevildiğini hissetmeden yaşayamaz. Çünkü çocuğun dünyasının tek dayanağı ve anlamı anne-baba sevgisidir. O, bu sevgiyi yitirmemek için gösterdiği çaba sayesinde zamanla kendi kendini yönetmeyi öğrenir.
Bir çocuğu sevmek için birçok neden vardır. En büyük neden de onun çocuk olmasıdır.
Unutmayın ki çocuğun taşkın bir sevgiye ihtiyacı vardır. O, annesinden ve babasından farklı nitelikte sevgi bekler. Bu sevginin özellikle kendisine yönelik olmasını ister. Beceri ve yetenekleri sevgi sebebi olmamalıdır.
Bir düşünün de...
Sevilmek kimin hoşuna gitmez?
Sözgelimi iyi huylu bir çocuk olması ya da iyi notlar alması için değil de, şartsız olarak, gerçekten sevildiğinin kanıtlanmasına ihtiyacı vardır. Çocuğun bu sevgiden emin olması gerekir.
Bir çocuğu mutlu etmek, ufacık bir çikolatayla bile olabilir.
Sevgi, aslında çocukla vakit geçirmek demektir. Ne onu oyuncağa boğmak, ne bol öpücükle karşılamak, ne eğitim konusunda ona üstün olanaklar hazırlamak, ne de sosyal açıdan her türlü avantajı sağlamak onunla birlikte sevgi ile bütünleşerek geçirilen zamanın yerini doldurabilir. Çocuk, onunla birlikte geçireceğiniz zamana koşul olarak, onu sevip sevmediğinizi bilecektir.
Güçlü bir sevginin oluşumu için anne ve babanın çocuğu ile yalnız başına ilişki kurması gereklidir.

Bazı ailelerde ise anne ve babalar, çocuğa sevgi göstermedikleri halde, onun kendilerini sevmeye ve bu sevgiyi göstermeye mecbur olduğunu kabul ederler. Bu anlaşmazlıktan kaynaklanan saldırganlık aslında hüsrana uğramış sevginin göstergesidir.
Sevgisiz büyüyen bir çocuk, beraberinde birçok problemi de yanında getirir. Çünkü sevgi yoksunu olan bir çocuk kendini dışlanmış, atılmış olarak düşünür ve güvensizlik duygusu başlar.
Bir çocuğu sevmek ve ona bu sevgiyi hissettirmek bu kadar zor olmasa gerek.
Sevgi paylaşılamayan bir duygudur.
Bir öğrencim bana ‘ öğretmenim bu sınıfta en çok beni seviyorsun değil mi? ‘ diye sorduğunda, şöyle bir iç sesime kulak verdim ve kendi kendime şimdi bana neden böyle bir soru sordu ki acaba dedim. Belkide o çocuk o anda veya öncesinde sevgi kaygısı mı yaşadı diye düşündüm.
Çocuk, sevildiğinden mutlaka emin olmalıdır. Bu ona her zaman güven verir. Güveni olan bir çocuğun hayatında başarılar ard arda gelir...
Sonuç olarak denilebilir ki, sevgi, çocuğun gelişim ve eğitimi için gerekli su ve gübredir. Bu su ve gübre, zamanında yeterince verilmediğinde, çeşitli sosyal ve duygusal nitelikte yaralar açılabilir. Açılan bu yaraların yıllar sonra onarılması mümkün olamadığı gibi, çocukluk yıllarında duygusal besiyi yeterince alamamış annenin ve babanın büyüttüğü çocukda, benzer yaraların açılabilme şanssızlığı vardır…

                                          Sevgiler…
                                  Mutlu Çocuk Öğrenir…

1 yorum:

  1. ay şu ayaklara bak çok sevimli çok eğitici şeyler gördüm burda ne hoş:)
    bizede gel
    http://coco-jelly.blogspot.com/

    YanıtlaSil