26 Ekim 2011 Çarşamba

HERŞEY UNUTULDU MU?

Dokuz yaşındaydım…
Şuanda bile her şeyi o kadar net hatırlıyorum ki…
Dışarıdan gelen o uğultu sesi, çocuk sesleri, bağırma sesleri sanki dışarıda kıyamet kopuyordu.
Evet kopuyordu.
Eniştemin yardımıyla ölümden kurtulmuştum. Kapının önünde uzattığı o el, beni hayata bağlamıştı tekrardan. Kulağımda onca sesin arasından ayırt edebildiğim yeğenimin ağlama sesleri, ablamın ise korkudan akan o gözyaşlarını hiçbir zaman unutamayacağım.  
Dışarı çıktığımızda evet gerçekten dünya tepe taklak olmuştu gördüğüm kadarıyla. Çıplak ayaklarla bastığım o yer alev alev yanıyordu. Her yer kapkaranlık ve yeryüzüne inen o kırmızı ışık. Kafamı göğe doğru kaldırıp baktığımda yıldızlara uzansam tutup alabilecekmişim gibi yakın ve gökyüzü alev gibi kırmızıydı.
Herkes bir yerlere koşturuyordu amaçsız ve çaresiz. Bense daha ‘’ Deprem ‘’ kelimesini bilmememe rağmen içimden ‘ deprem olmuş ‘ demiştim, bunu çok iyi hatırlıyorum. Hiç bilmeme rağmen o an ağzımdan Deprem kelimesi çıkmıştı işte.
Yaşıyordum…
Peki ya yaşayamayanlar?
Daha henüz hiçbir şeyi bilmiyorduk, bildiğimiz tek şey yaşıyorduk ve Deprem olmuştu. Yakınlarımıza ulaşamamak bize o anda verilen en büyük acıydı beklide.

17-AĞUSTOS-1999

Şimdi yine o acı…
Kaç tane 9 yaşındaki çocuklar bu depremi yaşadılar.
Van…
Benim doğduğum şehir…
Ne çok can acıttı değil mi?
Hiç hatırlamadığım bir şehirdi. Anlatılanlardan biliyordum orayı. 4 yaşına kadar orada büyümüştüm. Şimdi ise o şehrin bir cehenneme dönmesi ne kötü bir şeymiş.
Her akşam haberlerden izlediğim ve duyduğum son dakika haberleri.
Kurtulanlara bile sevinmek içimde koca bir derin boşluk açıyordu.
Hayata çok erken veda edenlere üzülmek. Elimizden bir şeylerin gelmemesi, niye ve neden dedirttiriyor insana.
1999 yılında yaşamıştım bu acıyı şimdi ise yine. Sanki bende, o an o deprem anını yaşamış gibi oldum.
Korktum.
Çünkü, ya benimde tanıdığım varsa o enkazların altında diye…
Dün 10 yaşında bir erkek çocuk enkaz altından kurtarıldı. Annesi ise kurtarıldıktan 2 dakika sonra hayata gözlerini yumdu. Ama çocuğu yaşam savaşını kazanmıştı. Yemek yerken izlediğim bu haber boğazımda büyük bir acı bıraktı.
Yine enkaz altında kalan ufak bir erkek çocuğun hikayesi. Dokuz kardeşten biri olan bu çocuk, o gün gizlice internet kafeye gidiyor. Ne gariptir ki, ne ailesine bir şey oluyor nede oturduğu evde bir hasar oluyor. Tek bir çatlak bile yok evde. Fakat kendisi internet kafede eğlenirken, o anda yakalıyor işte deprem onu da ve yakınlarında duran yaşı büyük biri kendisini bu çocuğun üzerine siper ediyor. Kurtarılma çalışmalarında görüntülenen omzundaki o el ise başka bir cesede ait. Enkaz altından çıkarılıyor fakat söylediği ilk cümle bu oluyor ‘’ Ne olur babama burada olduğumu söylemeyin, çok kızar ‘’ …
İşte bakın o çocuk bu...


OMUZUNDAKİ EL BAŞKA BİR CESEDE AİT...

… şimdi nasıl bir cümle kurabilirsiniz ki?
Ben konuşamıyorum yazamıyorum.
Çok acı ki, kurtarıldıktan sonra hastaneye giderken, yolda iç kanamadan dolayı hayatını kaybediyor.
Yazamıyorum artık. Ellerimde derman kalmadı, üzülmekten!
Üzülmek için yeteri kadar zamanımız olacak.
Daha fazla üzülmemek için bir şeyler yapmak gerekiyor.
Yardım edin. Bir el uzatın. Daha fazla canımız yanmadan, canları yanmadan yardım edelim.
İzleyerek durmayalım.
Giden onca canlar…
Evsiz kalanlar…
Siz şimdi sıcacık yatağınızda uyurken, rahatken, başkalarının kötü durumda olduğunu düşünmek sizi rahatlatıyorsa bir şey diyemeyeceğim.
Elinizi vicdanınıza koyun. Orda burada kürsülere çıkıp ona buna laf atmak yerine bir şeyler yapmak için uğraşın.
İsrail bile yardım etmek istemişse, bizim kendi devletimiz o VANI yeniden yaşatmalı. Bu kadar mı acımasız olduk biz? Bu kadar mı kör olduk…
Yardımlarınızı TÜRK KIZILAY ına yapabilirsiniz.
Türk Kızılay Yardım Hattı: 168
Ücretsiz Bağış ve İletişim Hattı: 0312 293 60 25, 0312 293 60 26
Kişi Bulucu: Türkiye Deprem
Boş durmayalım, görmezden gelmeyelim.
LÜTFEN !
Hayatını kaybeden otuz Öğretmenimize Allahtan Rahmet, yakınlarına ise başsağlığı diliyorum.
En kısa zamanda acılarımızın hafiflemesi dileğiyle…
NUR


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder