16 Ağustos 2011 Salı

BENİ BENİMLE BIRAKIN !

Gözyaşlarımı tutmak istemiyorum artık. Bıraktım aksınlar. Aktıkça yolları değişiyor ve yüzümdeki her noktaya ulaşıyorlar.
İçimin bu üzüntüsü, dalgalanmış ruh halime, dur diyemiyorum. Sessizce ağlayıp içimdeki bu yanardağı söküp atmak istiyorum.
Abartmıyorum. Bu aralar duygusal olmamla bunun hiçbir alakası yok…
Benim hayatımın bana verdiği olgunluk, yorgunluk kadar büyük…
Ben bu büyük yük altında eziliyorum ve küçülüyorum artık…
Ruhum içim o kadar yorgun ki… Sessizliği istiyorum yanı başıma gelsin diye.
Ölümün kurtuluş olduğuna inanmıyorum. İnanmak istemiyorum belki de. İçimi susturamıyorum. Çok ama çok kırgınım, üzgünüm. Birilerine değil hayata, yaşadığım bunca olumsuzluklara. Ama hep Allaha şükrettim. Şükretmesini bildim…
Bedenimin artık titrediğini hissediyorum…
Mersin beni öylesine boğdun ki!
4 yıl öncesine dönmek istiyorum belki de 21 yıl önceki 4 Eylül sabahına… Hiç doğmamış olmayı düşünüyorum…
Ruhum bedenimde ayrı yaşıyor. Bilmediğim bir yerde, bilmediğim birileriyle, bilmediğim bir ortamda… Bedenimde ki tüm kanın çekildiğini iliklerime kadar hissediyorum bu gece.
Ben bu gece çok ama çok üzgünüm. Gökyüzüne bakıyorum kendimi orada düşünüyorum. Belki de düşündüğüm ve istediğim şey yalnızlıktı. Çekip gidiyim bilinmezliklere, bilmediğim bir yere. Tek kalayım günlerce aylarca, yıllarca belki de bir ömür boyu.

Artık ben başımı eğmeden ağlamak istiyorum, kimse görme
sin diye gözyaşlarımı yere değil tenime akıtmak istiyorum…
Hayatımdaki herkesi tek kalemde silebilirim bu gece. 2 KİŞİ HARİÇ. Kimse bana benim kadar yakın, dürüst ve içten değil.
Hiç kimse umurumda değil. Ben bana yeterim!
Beni benimle bırakın artık. Kirli insanların yaralarımı tırnaklarıyla kaldırıp, üzerine tuz basmalarından bıktım. Yaralarımı bırakında kapatayım. Bırakında bir kereliğine olsun kendimi düşüneyim.
Bırakında bu kez olsun geceye kendimi yazayım…
Olmaz mı?
Düşüp kalmak içimi acıtıyor artık. Her düştüğümde yaptığım hataların yüzüme tokat gibi çarpması beni düşmekten daha çok yaralıyor. Her düştüğümde tek başıma kalmanın daha acı vermesi, yaralarımdan daha büyük.
İçimden öyle bir ahhh çektim ki bu gece… Bırakın beni bu gece.
Gece beni bıraksın, ben geceye kendimi yazayım bir defalığına. Bu istek çok mu zor veya benim için gereği yok mu bunun? Ya da haketmiyormuyum?
Ne olur… Ne olur artık susun…
Çünkü dertlerimin yükü altında ezildim yeterince. Hem de ben bu acıları 16 yaşımdan beri yaşamaktan dolayı öyle çok ezildim ki.
Artık bir ömür boyu mutlu olmak istiyorum. Karşılıksız mutluluk yaşamak istiyorum.
Allahım yüreğimin büyümesine yardımcı olan, beni her hatamda affeden, hatalarımdan ders almamı söyleyen yüce insana uzun ömürler ver.
Şimdi ben ağlıyorum ya o bilmeyecek yine. Mutluluğu istiyorum ya o mutluluk aslında benim derinimde. Ben o derinimdekiyle öyle çok mutlu olacağım ki, kimin ne diyeceği umurum da bile olmayacak.
Ömrümü sarartmasın o mutluluğum.
İşte benim sana verebileceğim tek şey mutluluğum ve sevgim.
Bir başlık şart değildi bu gece bunları yazmam için, bir konunun olması da gereksizdi.
Oysa çok önemli bir detay vardı benim bu yazdıklarıma sebep olan seni çok seviyorum, iyi ki varsın. Ama beni bu gece öylesine kırdın ki… Olsun canın sağ olsun, yüreğin sağ olsun…
MUTLULUĞUMA SESLENDİM BU GECE…

SEVGİLER…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder