23 Nisan 2011 Cumartesi

SENİN PABUÇUN DAMA ATILDI ... !

‘’ Kardeşimi hiçbir zaman kıskanmadım diyen biri var mıdır?’’  acaba…
Ben hiç duymadım… Görmedim…
Dört kardeşten en küçüğüyüm J . Bu zamana kadarda bir dediğim iki olmamıştır. Zamanında olmasa bile muhakkak olmuştur. Diğer kardeşlerim her zaman bana çok şanslı olduğumu söyleyip duruyorlar. Babamın ve annemin bana sağladı toleransları anlatıp duruyorlar, hoşuma da gitmiyor değil hani J
Neyse gelelim konumuza…
Biz insanlar her yaş döneminde neden kıskanç oluruz ki? Hiç düşündünüz mü?   
Kıskançlığın tanımını yapacak olursak; kızgınlık sonucu oluşan, insanlara yönelik bir içerlenme duygusudur.
Her insan mutlaka hayatında bir şeyi çok kıskanmıştır ya sevgilisini, ya arkadaşını, ya etrafındaki insanları, yada aynı yerde çalıştığı iş arkadaşlarını en önemlisi de KARDEŞİNİ…
Kıskançlığı oluşturan ortam çoğu kez toplumsal kaynaklı olup, özellikle çocuğun sevdiği kişileri içerir.
Kıskançlık beklenen ilgi, sevgi ve şefkat eksikliğine karşı verilen doğal bir yanıttır. Bireyin sakladığı kızma duygusu ise, gücenme olarak tanımlanır. Anne babalar ise kıskançlığın sürekli gereksizliğinden bahsederler.
Kıskançlık nedeniyle çocukta görülebilecek emekleme, bebeksi konuşma, biberonla beslenmeye dönme, alt ıslatma, tırnak yeme, parmak emme vb. gibi bebekleşme ve gerileme belirtileri, onun ruh sağlığını büyük ölçüde etkiler.
( Bu yazıyı okuyup da benim çocuğumda böyle bulgulara rastlanmadı diyorsanız normaldir. Zaten bunları her çocuk için söylemiyorum. )
Bu sebeple, anne ve babanın daha kardeş dünyaya gelmeden, çocuklarını bu konuda hazırlamaları, doğum sonrası bebeğin bazı işlerini çocuğa yaptırmak en doğru yoldur.
Sizler bu şekilde davranırsanız çocuk kendisini dışlanmış hissetmeyecektir. Kendisinin de kardeşi hakkında söz sahibi olduğunu anlayacaktır. Bu sizin işinizi daha çok kolaylaştıracaktır.
Kardeş kıskançlıklarında, çoğunlukla anne arabulucu rolü oynar. Kimi zaman suçluyu araştırır kimi zaman ise diğerine ceza verir. Bunun yanlış olduğunu bildiği halde bunu yapmaya devam eder…
Kimi kez gelir küçük çocuğu korur diğerini dışlar…
Şunu aklınızdan çıkarmayınız ki kıskançlık çok doğal bir duygudur.
Kardeş doğduktan sonra anne hep yeni doğanla ilgilenir tüm ilgiler eve gelen yeni bebektedir. Akrabalar ve komşular birde büyük kardeşe bakıp aa bak senin kardeşin oldu abi, abla oldun sen kardeşini kıskanmazsın, baaakk kardeşin oldu senin pabucun dama atıldı yada kardeşin hala altına yapıyor, biberonla mama yiyor sen büyüdün kardeşin çok sevimsiz gibi cümleler kurunca gerisini siz düşünün. O çocuğun psikoloji ne olacak peki? Ben size söyleyeyim o çocuk içinden ne kadar boş konuşuyorsunuz. Bunların böyle olmadığını sizde bende iyi biliyorum diyecektir.

Anne ve babalar hiçbir zaman çocuklarınız arasında kıyaslama yapmayınız. Bu sadece diğer kardeşe kin duygusu oluşturur.
Bir örnek vermek istiyorum bir öğrencim abisine hiçbir zaman televizyon izlettirmiyormuş. Anne bu durumu bana gülerek anlatıyor. Sürekli abisini eziyormuş. Büyük çocuk annesine sen beni hiçbir zaman sevmiyorsun hep kızını seviyorsun. Ona hiç kızmıyorsun diyormuş. Küçük kız ise abisinin evdeki işlerine sürekli karışıyormuş. Zıt gidiyorlarmış birbirlerine. Annenin bu olaya yaklaşımı hayır oğlum ben senide seviyorum kardeşini de ama o küçük anlamıyor ne diyeyim ki? Zaten anne bu şekilde söylüyorsa oğluna vay haline o kardeşlerin.
Büyük kardeş ilk doğduğunda tüm ilgiler onun üzerindedir, yeni oyuncaklar kıyafetler alınır herkes onu öper kucaktan kucağa taşınır. Aradan zaman geçer ve da daa daammm yeni bir kardeş gelir.
Tüm ilgiler yeni gelen üzerinde toplanır, diğer büyük çocuk dışlanır…
Ee sonra nemi olur?
Küçük çocuğun ardından yeni bir kardeş daha gelir. Küçük çocuk ortanca olur. Şimdi en çok eziklik sırası onda olur. Çünkü ilk çocuk ailenin göz bebeğidir, küçük çocuk ise şımartılırda şımartılır küçük diye. Ortanca çocuk arada kalır ve git gel yaşar. Bu durumun çocukları ne kadar çok yıprattığı görmezden gelinir.
Görmezden gelmemenizi tavsiye ederim.
Artık bu devirde kardeş kardeşi öldürür oldu.
Ebeveynler sizlere son sözüm şudur ki ‘’ Farklılıklara değer vererek, bireyselliklerini yüreklendirerek, çözüm üretimine onları da katarak, onlara saygı ve ciddiyetle yaklaşarak bir birlikçilik havası yaratın. Böyle bir atmosferde kıskançlıklar yerini sadece sevgiye bırakır...


Sevgiyle kalmanız dileğiyle...

Mutlu çocuk öğrenir J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder